18 Haziran 2014 Çarşamba

Saint Petersburg , Peterhof Sarayı

Saint Petersburg, Peterhof Sarayı

Peterhof Sarayı, mimar Jean Baptiste Le Blond tarafından 1714-1721 yılları arasında yapılmış. Baltık Denizi kıyısındaki bu sarayın yapılmasını  Rus çarı Petro, 1709 yılında İsveç'e karşı Rusların kazandığı Poltova Savaşından sonra karar vermiş. Evet bu Rus çarı bizim "Deli Petro" diye bildiğimiz Rus çarıdır. İşin ilginç tarafı bizden başka neredeyse herkes de kendisini "Büyük Petro" diye adlandırıyormuş. İnternette hakkında yaptığım bazı araştırmalara göre çılgınlıkların yanında oldukça başarılı işlerde yaptığını söyleyebilirim.

Küçük yaşta üvey kardeşi ile beraber tahta çıkmış. Kardeşinin ölmesi üzerine de çok genç yaşta tahtın tek sahibi olmuş. Çocuk yaşta denizciliğe merak sarmış. Tahta çıktıktan sonra tek başına 2 yıl süren bir Avrupa turuna çıkmış. Bu turu sırasında kimliğini gizleyip farklı ülkelerde farklı işlerde ve tersanelerde çalışmış. Döndüğü zamanda tersaneler kurmuş ve büyük bir donanma oluşturmuş.

Bunların yanı sıra Avrupa turnesinden döndüğünde sakal yasağı koyan da yine aynı Petro. Verdiği davetlerde yemeklere demir leblebiler koyup, insanların dişleri kırılınca da dişlerini çekermiş. Avrupa'dan döndükten sonra Frederik Ruysch'un 2000 parçalık cenin koleksiyonunu satın almış ve bunu sergilemiş. Bugün bu cenin koleksiyonu hala bir müzede sergileniyormuş. Fakat biz gitmedik. Eğer ilginizi çekerse belki gitmek istersiniz diye eklemek istedim.

Saraya nasıl ulaşılır biraz bu konudan da bahsedeyim. Saray şehrin biraz dışarısında. Saraya Petersburg'dan tren ile belirli bir yere gelip arkasından otobüs aktarması yaparak ulaşılabiliyor. Bu uzun ve zahmetli olan yöntem. Bir diğer yöntemde Hermitage müzesinin önünden kalkan deniz otobüsleri ile ulaşmak. Bu deniz otobüsleri, sarayın bahçesinin girişine sizi bırakıyorlar. Sarayın bahçesine girmek için burada bilet alıp öyle içeri geçebiliyorsunuz. Saraya girmek istiyorsanız onun için de ayrı bir bilet almanız gerekiyor. Eğer "St.Petersburg City Card" aldıysanız deniz otobüsleri ile ulaşımınızı bu sayede ücretsiz yapabilirsiniz. Biz sadece gidişin kart tarafından karşılandığını sanıyorduk fakat görevli bayan bize gidiş dönüş mü diye sorduğunda ne de olsa döneceğiz parası neyse öderiz diye düşünüp gidiş dönüş istemiştik. Fakat bizden ek bir ücret istemedi. İster tek yönde ister gidiş dönüş olarak kartı kullanabildiğimizi de böylece öğrendik. Ayrıca sarayın bahçesi girişi de yine kart sayesinde ücretsizdir.

Biz sadece sarayın bahçesine girdik. Bahçe dediysek hakkıyla gezeyim derseniz tam gününüzü alır. Her tarafında heykeller, fıskiyeler,çeşmeler var. Saray müzesinin internet sitesi http://peterhofmuseum.ru/?lang=eng

Deniz tarafından geldiğinizde önünüze Büyük Çeşme çıkıyor. Bu çeşme sarayın  hemen önünde fakat denize kadar olan yol boyunca uzanıyor. 

Baltık denizinden saraya doğru uzanan yoldan bir kare :)
Sarayın önden görünüşü
Sarayın önündeki aslanın ağzını yırtan heykelde, aslan Paltova Savaşında yenilen İsveç'i, heykel de Petro'yu  simgeliyormuş. Aşağıda bu heykelin daha anlaşılır bir fotoğrafını görebilirsiniz. Devamında da bu saray ve çeşmenin farklı açılardan fotoğrafları bulunmaktadır.







Çar Petro'nun biraz altına karşı düşkünlüğü olduğunu sizlerde düşündünüz mü? Bu heykellerin üzerilerine kış aylarında bir şeyler giydirdiklerini öğrendik. Fakat ne kadar doğru bilemiyorum.

Sarayın bahçesi oldukça görkemli. Petro bir şeyleri inşa ettirirken bazı şeyleri tek yaptırmamış sanırım. Büyük çeşmenin sağında ve solunda birbirinin aynısı birer fıskiye  var. Etraflarına yapılan çim süslemelerde birbirinin aynısı. Yine saray binasının sağında ve solunda birbirinin aynısı iki kule şeklinde yapıda bulunmaktadır. (Fotoğrafını yukarıda görebilirsiniz.) Benzer şekilde bahçe içerisinde de çift halinde bazı eserler var.

Daha öncede bahsettiğim gibi sarayın bahçesinde bir sürü farklı çeşme, fıskiye ve heykeller bulunmakta. Bunlardan bazılarının fotoğraflarını aşağıda görebilirsiniz. Petro'nun konuklarına şaka yapmak için bahçesine yerleştirdiği çeşitli fıskiyeler varmış. Buradan geçen insanları fıskiyeleri gizli çalıştırma sistemini çalıştırarak  ıslatıp eğlenirmiş. Aşağıda bir tane bu şekilde fıskiyenin fotoğrafını da görebilirsiniz.





Petro'nun konuklarına şaka yapmak için kullandığı bir fıskiye
Peterhof Sarayı'nın içine girmemiş olsak da en azından bahçesi, St. Petersburg'a gitmişken mutlaka görülmesi gereken yerler arasında kesinlikle. Ulaşımı biraz zor ve pahalı olmakla beraber her şeyi çok beğeneceğinize eminim :) Bahçede gördüğünüz her şeyin ayrı bir güzelliği var gerçekten de.

Bir başka yazıda görüşmek üzere :) İyi seyahatler ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder